Kitaplık
toparlarken önce kitapları türlerine göre ayırarak yan yana dizerim. -Türk
Roman, yabancı roman, deneme, şiir vs gibi. Deneme ve şiirlerin Türk ve
yabancıları da birbirinden ayrılır- Sonra bu yan yana çizdiğim aynı türlerin
içlerinde aynı yayın evinin kitapları veya aynı yazarın kitapları varsa bunları yan
yana gelecek şekilde koyarım. O zaman baktığımda bir külliyata bakmış gibi
olurum çünkü ve bu hoşuma gider. Daha okumadığım, okuyacağım kitaplaraysa bu
raflarda yer yoktur. Onları ayrı bir köşede yine türlerine göre ayırarak
saklarım. Yeni bir kitaba başlayacağım zamansa, hep son okuduğumdan farklı bir
türe başlamak isterim. Türk bir şairin bir kitabını bitirdiysem, yabancı bir
yazarın romanına, ondan bu topraklarda doğan bir denemecinin deneme kitabına
geçip -Türk bilmem nesi demeyi sevmiyorum ama mecburen kullanıyorum, burada işin
içinden böyle çıktım- bitirdikten sonra yabancı bir şairin şiir kitabına
geçerim. Dergiler de önemli çerezliklerdir. Rakının yanında olmazsa olmaz
mezeler, biranın yanında dakkabaşı yakılacak sigaralar gibidir gözümde. Tabi
sahaflarda bulunan eski edebiyat dergilerinden bahsediyorum. İçinde, kitabını
okuduğunuz yazarların kitaplarına koymadığı kıymetli yazı ve şiirlerle
karşılaşırsınız onların. Şu dönem edebiyat dergilerini okumayı ne kadar zaman
kaybı bir iş olarak görsem bile -ki mecburen yazılarımı ve şiirlerimi
gönderiyorum- sinema ve edebiyat dışındaki alanlar üzerine çıkan dergilerin
alınıp okuması gerektiğini düşünmekteyim. Bir de ne kadar amatör olurlarsa
olsunlar, fanzinler. Onları her daim güzel kılacak olan şey deneysellikleri, undergroundlukları