Şu sıra Sherlock Holmes Baskerville'nin Laneti
kitabını okuyorum. Okurken fark ettim ki bu ada yazarlarını okumak öyle kolay
değil. İngiliz’i, İskoç’u, genelinin metinlerini okumak dikkat gerektiriyor. Ne
yazmış olurlarsa olsunlar böyle. Arthur Conan Doyle'u da, Irvıne Welsh'i de,
Joyce'u da, J.K.Rowling'i de... Konsantre olmadan okuyup bir noktasını dahi tam
anlayamadan kaçırırsanız, kaldığınız yerden devam ederken okuduğunuz birçok
yeri anlayamıyorsunuz. Fakat Yazdıkları hikâyeler genelde o kadar sürükleyici
oluyor ki, -edebiyatları da futbolları gibi süratli-kaçırdığınız yerden
sonrasını anlamasanız bile kendinizi akışın güzelliğine kaptırıyorsunuz. Bir de
dikkatinizi bütünüyle vermeden okuyunca tam anlayamamanın nedeni de, metinlerin
içinde sürekli kullanılan özel isimlerden de olabilir gibime geliyor. Zaten
kültür farkından onların kendine has dillerinin -argo, üslup vs- içine
giremiyoruz, bir de kişi-mekân adları sürekli ve bolca geçtiği için okuyanın
dikkati iki kat fazla dağılıyor. Özel isimler yüzünden okumakta en çok
zorlandığımız kitaplar Latin yazarlarının kitaplarıdır ama bence. Onların tarzı
bir de İngilizlere göre daha ağır olduğu için bu durum Latin edebiyatında daha
da çekilmez bir hal alıyor. Bir Güney Amerikalının neredeyse on tane ismi
var.
Tarih, Aralık’ta bir zaman. 2016.
Tarih, Aralık’ta bir zaman. 2016.