Otobüste bir kadın gördüm. Blazer ceketinin
içinde yavru bir kedi taşıyordu ve kedi tıpkı kucağında durduğu kadına
benziyordu. Kedi siyahtı ve üzerinde beyaz benekleri vardı. Kadın esmerdi ve
soluk benizliydi. Kadın kediyi çok seviyordu. İnsanlarda bakımlarını
üstlendikleri hayvanlara benziyor bir müddet sonra. Renklerini alıyor,
bakışlarını alıyor. Annemin yıllar içinde sararması buna örnek. Annem yıllar
önce ölen Behlül isimli kedimize yıllarca baktığı için yavaş yavaş renk olarak
Behlül’e benzedi, sarardı kadın. Rahmetli Behlül’ün bundan haberi yoktu. O
bizler gibi düşünmeyip onu ilgilendirmeyen hiç bir meseleye bulaşmayarak günün
çoğunu uyuyarak geçirdi ve öldü. Kediler çok garip hayvanlar gerçekten. Bazen
de belki bizim yüzümüzden garip bir hayat yaşamak zorunda bırakılıp tam
manasıyla değişik olmuşlar diye düşünüyorum. Mesela kedileri neden
kısırlaştırdığımızı hiçbir zaman net olarak anlayamamışımdır. Bu hakkı nereden
buluyoruz? Onların cinsel yaşamlarını, sahipleri olsak dahi, sömürme hakkını
kendimizde bulmamız ne kadar doğru bilemiyorum. Birde bu hayvanların cinslerini
eğer veteriner falan değilsek yüzlerine bakıp anlayamayız. Genel olarak çoğu
hayvanın ilk bakışta cinsini algılayamayız ama ben bunun netliğini kedide
çözdüm. Kedi, bu gerçek için daha net bir örnek gibi. Yaşadığımız ülkede erkek
bir kediyi "kızım,
minnoş, canım" diye diye severek
hayvanları eşcinsele çeviren kedi sever kadınlarımız var. Hayvanlar zihnen
allak bullak oluyor. Bu beni üzüyor. Nasıl tuhaf olmasın bu hayvancıklar? Öyle
bir hayvanat sülalesidir ki bu gel dersiniz gelmezler git dersiniz gitmezler.
Hayvanla hayvan olursunuz. Bazıları türlü abukluklarına rağmen çok sevimli
oluyorlar ama. Sevimli olup gıcık kapmadıklarıma ''Kız mısın erkek
misin bilmiyorum ama sen iyi bir kedisin'' diyerek sevgimi belli ediyorum.
YAZAN: SÜLEYMAN BERÇ HACİL