1-Metroda
yolculuk sırasında bir kişi size yaklaşıp kültürel veya eğlenceyle ilgili bir
mekanı isim vererek -Diyelim Bostancı Gösteri Merkezi- ‘’x durağında inilince
mi gidiliyor?’’ veya ‘’x durağında mı?’’ diye sorduğunda yanıtı biliyorsanız
normal olanı yapar, cevabı verirsiniz. Fakat asıl problem bundan sonra doğar.
Eğer ki sizde karşınızda kine söylediğiniz ve dışarısında kültür-sanat
merkezleri veya restoranlar, cafeler, eğlence mekanları olan durakta o kişiyle
inerseniz hiçbir problem olmaz. Artık sizde o kişinin takıldığı yerlere
katılan, tiyatroya-sinemaya giden, arkadaşlarıyla buluşup çeşitli mekanlarda
yemek yiyen –yani sosyal bir çevresi olan- bir insansınızdır. Kendinizi böyle
hissedersiniz. Ama o kişinin indiği durakta değil de daha sonra ki duraklarda
inerseniz o kişinin metrodan inerken size çaktırmadan bir bakış attığını fark
eder; yalnız, ezik ve beş parasız bir adam konumuna bürünürsünüz. Yerin dibine
girersiniz. Bu duygulara bürünmemenin tek yolu ise adresi soran kişi inmeden
sizin çoktan metrodan inmiş olmanızdır ki bu da sizin sonraki duraklarda inecek
olan kişiye göre daha sıkıcı bir hayatınız olduğunu bana söylettirebilir.
2-Metroda
yürüyen merdivenlerden indiği anlarda illa ki, merdivenlerde yürümeyip
cilveleşen çiftlere rastlamışsınızdır. Siz aşağıya inmek için yürüdüğünüzde
bahsettiğim bu çiftin dişi tarafı dar merdivende geçebileceğiniz hiçbir alan
partneriyle gülüşmekte ve yolu kapatmaktadır. Sizin bu çiftin dibine kadar
gelip ‘’Müsaade etse de geçsem’’ modunda ki bakışlarınızı fark eden çiftin er
kişisi partnerine çıkışarak, hatta kızarak sevgilisine müsaade etmesi gerektiğini
belirtir ve siz yolunuza kaldığınız yerden devam edersiniz. Bu durum her daim
yaşanır ve her daim er kişiler yolu kapayan partnerlerini fırsattan istifade
etmek suretiyle azarlarlar. En entelektüelinden en cahiline bütün hemcinslerim
bunu yapar.
YAZAN: SÜLEYMAN BERÇ HACİL